28 Haziran 2008 Cumartesi

YER GÖK İNLESİN. BU SESİ DİNLESİN. HEP SENİNLEYİZ TÜRKİYE!!!



Maalesef olmadı:( Çok güzel oynamalarına rağmen panzerleri yenemedik:( İlk golü biz atınca finale kalamayacağız demiştim ama Semih'in golünden sonra ümitlenmiştim yine de. Üzüldük ama 2 sene sonraki dünya kupası için daha da umutlandık... Teşekkürler Milli Takım...


Berk yine korktu maçı seyrederken. Dışardan gelen ahh, offf sesleri ve tabii golden sonraki sevinç atışlarından:( Oğluşum formasını giyince çok yakışıklı oldu:) Oleeyy oleeyy diye dolaştı bütün gece:P







Çarşamba günü erken çıktık işten. Eve geldiğimde yavrukuşumu hemen havuza soktum:) Bir saate yakın Zeynep'le oynadılar suyun içinde. Hatta oğlum kendisi havuz suyunu taşıdı:)








Konuşmaya başladı iyice... Ve artık her denileni anlayıp, her istediğini söyleyebiliyor:P Anlamazsak da elimizden tutup istediği yere götürüp orada göstererek anlatıyor derdini:)



Kalk
Oçur
Acaba:P
Baçket
Bebeç
Celdim
Çitti
Çu
Çüt
Abaya
Akabı

Kapat



Ve aklıma gelmeyen bir dolu kelime. Her yeni söylenen kelimeyi hemen kapıyor. Ve ısrar etmezsen söylüyor. Yeri gelirse de pat diye söyleyiveriyor o kelimeyi...



Cuma günü Bünyamin okula götürdü Berk'i. Okul okul diye diye dolaşmış koridolarlarda. Müdürün çikolata stoğunu bitirip, müdür yardımcısının öğrencilerden topladığı bir torba topla oynamış:) Arada göndermek lazım:P

İki akşamdır bezini çıkarıyorum ve o şekilde dolaşmasına izin veriyorum. Arada annecim çiş var mı diye sorarak tabi... Şu ana kadar bir ileleme sağlayamadık ama yavaş yavaş bilinçleniyor, farkediyorum. En azından çişle kakkayı ayırdetmeye başladı:P

Bu pazar yine evdeyiz... Ama önümüzdeki hafta sonları doluyuz:P Hele haftaya öyle güzel bir plan yaptık ki, inşallah bir sorun çıkmaz...

25 Haziran 2008 Çarşamba

DİYARBAKIR KARPUZU BUNLAR!!!

Önceki gönderide demiştim ya Berk apartmanı inletiyor diye. O akşam eve girmedi çocuk. Babası da topunu alıp dışarı çıkardı. Futbol oynadılar:) Arada yoldan geçenler de dahil oldu oyunlarına:P




Berk daha yeni doğduğunda sanırım robot almıştım. Önceleri de oynuyordu ama artık daha bilinçli. O dönemlerden kalma hasarlar var tabii robotta... Ama artık sağa sola atmıyor roboto:P Neresine basılınca ses çıkardığını biliyor. Sabah uyanınca hemen robotunun yanına koşup düğmesine basıyor... Onunla dans ediyor:) Robot kapanırken bay bay dediğinde Berk de bay bay diyor:P Bazen sarılıyor bile arkadaşına:):P





Oğlum artık market alışverişlerinde sözü geçen bir birey olmaya başladı!!! Ne isteğini biliyor... Süt, maalesef cip ( cips ) , çikolata, topitop, yoğurt, ayran, balık kraker, çubuk kraker, magma kek ve puding alıyor kendine:P Balık reyonuna gidiyor ve dakikalarca bakıyor balıklara:P


Akşamki market alışverişinde karpuz seçmeye çalışan bir amcaya yardım bile etti:P Bütün karpuzları vurarak test etti, ama beğenemedi:) Düşündüm de Berk'i sabah markete bırakayım akşam da alayım oradan. Hiç sesini çıkarmadan saatlerce dolaşıyor:)





Cumartesi günü, Çarşamba akşamı oynanacak maçta giymek için Berk'e Türkiye forması olmaya gittim. İşten çıkınca Eminönü'ne uğradım, dolaşa dolaşa Beyazıt'a çıktım... Özlemişim tek başıma dolaşmayı, mısır çarşısını... Formayı aldım ama eve gelince maalesef küçük geldiğini görüp Berk'i de alarak değiştirmeye gittim. Babamız '' darbeye karşı 70 milyon adım '' mitingine gittiği için tramvayla Beyazıt' gittik... Tramvaya Berk'le binmek pek akıllıca değilmiş maalesef... Karşımızda oturan kadıncağızın pantolununu mahvetti vura vura... Beyimiz ayakta duracakmış!!! Küçüçük boyuyla da tutacaklara dokunacakmış:P Tramvaydan attık kendimizi bir durak önce ve yürüdük:P


Yavrukuşum bu akşam formasını giyecek ve tezahürat yapacak:) İnşallah iyi sonuçlanır maç...


Pazar günü ise babamı ziyarete , mezara gittik... Dönüşte kurban satılan bir yer var oraya uğradık. Deve, devekuşu, kuzular, koyunlar , ördekler hatta tavuskuşu bile vardı:) Berk hepsine baktı ama sadece bakmakla kaldı. Hepsi kafeslerindeydi maalesef:( Dönerken ağladı. Yanlarında kalacakmış:P


















Bu ara herşeye ağlıyor, herşeyden korkuyor... Yaz geldi camlar açık tabii evde. Ama bu hiç iyi olmadı:( Berk sokaktan geçen herşeyden irkiliyor... Motor sesi, araba sesi, insan sesi:P Ihh ıhh diye dövüyor hepsini... Nasıl geçecek bu, bilmiyorum:( Ablamın evindeki tablolardan bile korkar oldu... Sabah gidince hepsine vuruyormuş:P



Tuvalet eğitiminde de yavaş yavaş aşama kaydedeceğiz galiba. Artık yapmadan söylemeye başlamış. Ama sadece haber veriyor. Tuvalete oturmak istemiyor:( Ayıcıklı bir lazımlık almıştım ama onu da kullanmak istemiyor... Oyun için kullanıyor sadece... Minel ve Ayça'nın bahsettiği gibi pet şişe olayına başlayacağım galiba... Zaten tatile çıkınca altını hiç bağlamayacağım. Gideceğimiz ev tek katlı ve bahçeli. Gönlünce eğlenecek yavrukuş ve tabii ki biz de:P



Pazar günü balkon yıkarken sağolsun İbrahim bana yardım etti:P Yardım etti dediysem suları kafasına göre etrafa saçtı:) Sonra da havuzunu şişirdik ve içine tam girecekken babasına yakalandık ve azarı işittik. Öğle saati güneşe çıkılır mı diye:P Hevesimiz kursağımızda kaldı... Ben kremini sürmüştüm ama:P Artık daha geç bir saatte havuza girecek beyimiz...



Oğlum temizlik yaparken yardım ediyor zaten bana... Camsili aynaya fısfıslayıp siliyor aynamızı... Bazen yerleri bile siliyor:P Bu ara yemek hazırlıklarına da katılmaya başladı. Geçenlerde beraber semizotu temizlemiştik. Akşam da barbunya temizledik. Hatta birkaç tane çiğ çiğ yedi:p


21 Haziran 2008 Cumartesi

KIRMIZI BEYAZ, KIRMIZI BEYAZ, EN BÜYÜK TÜRKİYE!!!!

Oğluşum; bugün yılın en uzun günü, 21 haziran. Ama dün gece de çok uzundu:) Buraya yazmalıydım bu zaferi... İlerde bu günceyi okuduğunda ( daha iyilerini yaşarız umarım ), ne geceymiş be demen için!!!


Yemeğimizi yedikten sonra heyecanla oturup bekledik maçı... Ve maç başladı. Aslında iyi başladık, ben kesin gol atarız dedim ama maalesef öyle olmadı:( Hırvatlar ilk yarının sonlarına doğru coştu... Direkten dönen topu gördüğüm an Ahmet Çakar'ın bahsettiği '' EL '' aklıma geldi:) Adamlar o dakikalarda öyle bastırdılar ki yüzümüz asıldı ve umudumuzu kaybetmeye başladık:(


İkinci yarıda biraz daha iyiydik ama gol atabilecek kadar değil... Defalarca neden bu Sabri oynuyor dediğimi hatırlıyorum... Biz top yapamıyorduk ( biraz da hakemin sayesinde ), Hırvatlar sağdan soldan pat diye ceza sahamıza giriyorlardı. Hele de Fatih amca Mehmet'i çıkarınca offf dedik, iş bitiyor...


Maç uzadı:) İlk uzatma yarısında gayet iyiydik. Yine ümitlendik... Gol çabaları bile oldu... Ama beceriksizdik!!!


Ve ikinci uzatma yarısı... 119. dakika. Rüştü kaleyi terkediyor, ve o da ne '' GOOOLLL ''. Hırvatlar öne geçti:( Ben salondan çıktım, geçtim bilgisayar başına, eksisözlük okuyorum. Maç bitti, yenildik:( O da ne... Dışardan '' GOOOOOOOOOLLL'' sesleri geliyor... Dönüyorum salona, haha Semih yine yapmış yapacağını:) Bizim takım yine yemeden atamadığını gösterdi:) Seviniyoruz, bağırıyoruz... Penaltıları bekliyoruz!!!


Hırvatlar 2 penaltıyı kaçırıp, Rüştü de birini kurtarınca biz yarı finale Hırvatlar evlerine!!! Yine sevinç:) Ama dışardan yine magandaların attığı silah sesleri gelince evimizde, camlara yaklaşmadan seviniyoruz... İnşallah sen büyüdüğünde sevinmeyi öğrenmiş oluruz oğlum!!!


Sonra saatlerce maç yorumlarını seyrettik... Tabii en geyiğini izlemeden yatmadım:) Aziz Üstel, Ahmet Çakar ve Kazım Kanat:) Süperdiniz!!! Ahmet Çakar finale çıkacağız diyor... Çıkarsak bu adama KAHİN diyeceğim:P


Teşekkürler çocuklar!!! Bize bu sevinci yaşattığınız için!!! Bunca entrika içinde sevinmemizi sağladığınız için:)











19 Haziran 2008 Perşembe

YAZAMADIM BİR TÜRLÜ...



Neler sığdırdık bir haftaya... En önemli olay bizim için, anane ve teyzenin kutsal topraklardan dönmesiydi... Pazartesi öğlen indiler uçaktan. Biz de ailecek gittik karşılamaya. Berk geniş alanı bulunca uğurlamada olduğu gibi oynadı Zeynep'le... Hem seviyorlar birbirlerini hem de yanyana gelince kavga ediyorlar. Zeynep itmiş Berk'i ve bizimki kafa üstü düşmüş:( Korktuk , o da ağladı ama beş dakika geçtikten sonra yine Zeynep'in peşine takıldı:P


En merak ettiğim oğlumun anane ve teyzeyi görünce ne yapacağıydı... Teyzesine sarıldı ilk önce... Koşarak:P Sonra annanne diyerek ananeye:) Annem ağladı tabii... Boyu uzamış ama zayıflamış dediler oğlum için:( Ben ise büyüyor dedim sadece:) Gerçekten de büyüyor! Gün geçtikçe bakışları bile değişiyor sanki... Tavırları, konuşmaları hatta inadı...




Anane ve teyze hediyelerle gelmişler, çocuklar gibi sevindik:) Oğluşuma oyuncak deve almışlar... Yürümeye başlayınca binicisi ilahi okuyor... Berk çok korktu:( Bir de arap erkeklerinin giydiği uzun beyaz elbiseden almışlar. Sünnet zamanında işe yarar sanırım:) İlk gün giymek istemedi ama akşam giydirdim de çok yakıştı oğluma...





Bu hafta ikinci önemli olay ise Berk'in anne sütüne veda etmesiydi!!! Gece uyanmaları ve emme isteği artık sınırı aşmıştı... Yapabileceğim tek şey vardı o da bıraktırmak. Zor olacak, ağlayacak, nasıl yapacağım diye düşünürken cuma sabaha karşı 5. kez emmek için uyanınca '' YOK '' dedim.... Artık memme '' YOK ''. Yataktan kalkıp hemen salona geçtim. Ve bant yapıştırdım göğüslerime... O arada çok ağladı. Kapının önüne gelip anne annee dedi ağlayarak. Ama ben o an karar vermiştim ve bitecekti...




Çünkü Berk artık akşamları hiç yemek yemiyordu. Gündüz ne yediyse onunla kalıyor, akşamları sadece emiyordu. Saatlerce yapışık bir vaziyette oturuyorduk... Yerimden kalktığım an ağlamaya başlıyor ve hep yanında istiyordu beni... Hele de geceleri 10 kereye yakın kalkıyor bir yudum emip uykuya devam ediyordu... Hem o hem ben rahatsızdık kısaca!!!




Şu an bir haftaya yaklaşıyor bırakması. Başlarda tabii çok zordu. Ama artık alıştı. Memme diye yanıma geldiği an sen büyüdün artık annecim diyorum. O da anlıyor ve üstelemiyor. Ama bazen de damarı tutuyor ve saatlerce bekliyor başımda... Biraz daha dayanmamız lazım, ikimizin de...



Artık geçmemiz gereken tek bir aşama kaldı. Tuvalet eğitimi!!! Temmuz'da tatile çıkınca onu da hayırlısıyla geçeriz inşallah... Bakıcıdayken kakasını yapmadan söylüyormuş aslında. Evdeyken de birkaç kere söyledi ben de hemen lazımlığına ya da tuvalete oturttum ama başarılı olamadık. Lazımlıktan kalktı, tuvalette de ağladı:( Akşam bir ilk yaşadık. Berk yanıma gelip kaka dedi ve tuvaleti gösterdi... Ben de hemen bezini çıkarıp, adaptörü takarak tuvalete oturttum beyimizi... Ama beni kandırmış:P Tuvalete oturma isteğinin sebebi banyoda bulunan kokuyu eline almakmış:P Maalesef çişini yaptırmayı başaramadık...






Söyleyebildiği kelimeler günden güne çoğalıyor. Hatta bazen ummadığımız bir anda öyle kelimeler söylüyor ki şaşıyoruz... Annemleri almaya havaalanına giderken bir okulun önünden geçtik ve bizimki '' OKUL '' dedi!!! Şaştık... Şimdi nerde okul görse hemen okul diyor:)



Teyde...

Tuba...

Meve...

Çüt...


Çaaayyyy...

Kalk...


Momimon...





Pazar akşamı hop oturup hop kalktığımız maçı, ailecek seyrettik. Beraberlik golünü attığımızda başladım duaya:) Ve sonra galibiyet... Arkasından Volkan'ın kırmızı kartı, Tuncay'ın kaleye geçmesi:( O arada eşim de Berk'e monimon almaya gitmişti ( Çöp tenekesinde poşetini görünce istedi ) ... Memmeyi yeni bıraktığı için binbir nazla uyutmaya çalışıyorum... Bir taraftan gözüm maçta, bir taraftan kulağım kapıda monimon bekliyorum... Maç bitiyor ve bir anda her taraftan silah sesleri geliyor... Berk'i kucağıma alıp evin en kuytu köşesine geçip beklemeye başlıyorum eşimi. Endişeyle!!! Berk ağlıyor, ağlıyor... Korkudan!!! Ve zil çalıyor.... Eşim açık bakkal bulmak için dolaştığını söylüyor tabii ben de rahatlıyorum. Sıcağa rağmen camları kapatıp oğlumu kucağıma alıyorum... Ve hala sevinmeyi öğrenememiş olmamızı düşünüyorum... Sabah haberlerde 9 yaşında bir kızın bir maganda tarafından vurulduğunu dinliyorum acıyla... Ya karşı apartmandaki magandanın attığı kurşun bize denk gelseydi diye düşünerek:( Allah'ım sen akıl fikir ihsan eyle kullarına...

Cuma günü Berk'in saçlarını ikinci kez kestirdik... Uzamış ve şekli bozulmuştu. Yazın kısa saç daha rahat oluyor ayrıca... Ama bu sefer çok ağlamış... Korkmuş!!

Ne kadar çok korkmuş kelimesini kullandım değil mi? Berk bu ara herşeyden korkuyor. Hatta akşamları pencereye vuran avizenin ışığından bile:(

Her akşam saat 16.30'dan sonra kapıya gidip babba park diye ağlıyormuş... Ablam saati geldi diyor :) Babasıyla birlikte parka gidiyorlar. Salıncakta sallnıp kaydıraktan kayıyormuş... Hatta atraksiyon bile yapmaya başlayıp ters kayıyormuş:P Ben yanında olsam izin vermem:) Düşer de bişey olur diye...

Şu an ablamdan babasıyla birlikte geliyor... Apartman bağrışlarıyla inliyor:P Yine atta istiyor galiba:P

12 Haziran 2008 Perşembe

11 Haziran 2008 Çarşamba

SONUNDA:)


Berk sonunda alıştı Nazan teyzesine:) Dün sabah koşa koşa gitti komşunun kapısına... Hatta ayakkabılarını bile çıkarmaya çalıştı hemen... Veee bana by by yaparak öpücük gönderdi:) Aslında geçen hafta da alışma belirtileri vardı ama sabahları arkamdan ağlıyordu... Ben de dün sabah en sonunda gönül rahatlığıyla bıraktım oğluşumu...


Sabah gider gitmez oyuncaklarını ortalığa döküp oynuyormuş. Uykusu gelince yastığını götürüyormuş beni uyut diye... Karnı acıkınca da mutfağa koşuyormuş:) Dışarı çıkmak istediğinde attiii diyormuş. Onlar da parka çıkarıyorlarmış biraz... Nazan, çok akıllı bu çocuk diyor habire... Her istediğini anlatıyormuş. Ben de biliyorum dedim ne diyim:):P


Akşam erken çıkarsam ben gidip alıyorum. Beni görünce anne anne diyor hemen. Arkasından da memme:P Dakikalarca sarılıyor, öpüyor. Sarıldımı boynuma, sırtımı da sıvazlıyor:) Görülmeye ve yaşanmaya değer en güzel anlardan biri...


Söyleyebildiği kelimeler gittikçe çoğalıyor!!!


- Düştü... ( Kendini motorla birlikte yere atıp düştüü diyor :P )


- Üttü... ( Ben ütü yaparken üttü üttü diye peşimde dolaşıyor ) Kuaybe Yusuf da vüttii diyordu değil mi?:)


- Oraaa ditti... ( Merve nerede diye sorunca söylüyor )


- Düüümmm... ( Topa vurunca güümm yerine düm diyor )


- Abba... ( Nazan teyzesinin peşinden abba abba diye dolaşıyormuş bütün gün )


- Abi... ( Bakıcı teyzenin çocuğu )


- Aç... ( Kapıları açarken ya da çoraplarını ve kıyafetlerini çıkarmak istediğinde söylüyor.. Yerinde kullanmıyor ama olsun, öğrenecek )


- Abakı ( Ayakkabı )


Hafta sonundan beri akşamları artık futbol seyrediyoruz malumunuz:) Ben de severim futbolu ama bol atraksiyon olsun isterim... Vasat futbol oynanıyor maalesef, zevksiz maçlar var şu ara... Bu akşam devam ya da tamam maçı var!!! Ekran başındayız ailecek... Berk de futbolcu abilerinden öğrendiklerini bize satıyor:) Topu sürüyor veee goool atıyor... Videoya çekilmesi gereken görüntüler ortaya çıkıyor.


Fotoğraf makinemiz bozulmuştu... Ekranı açılmıyor, objektifi hemen kapanıyordu:( Birkaç gün geçince, tamire götürelim dedik. Cumartesi ablamdayken sorunu göstermek için açtım ve makine açıldı... Çok sevindim. Kendi kendine düzeldi. Belki de Berk'in kurcalaması sonucu bir sorun olmuştu bilemiyorum...


Zeynep'ler tatile gittiler... Bir hafta deniz, kum, güneş:) Minik Metin bile girmiş denize. Görüntüleri çok merak ediyorum... 20 temmuz'da biz de gidiyoruz tatile. Çekirdek aile başbaşa bir tatil yapacağız... Berk'in, denizi görünce vereceği tepkiyi çok merak ediyorum. Su seven bir çocuk olarak koşarak mı gidecek yoksa büyüklüğünden korkup hiç mi girmeyecek?


Motosiklet almıştık Berk'e ama hala kullanamıyor. Büyük geliyor ve nereye basınca gittiğini anlayamadı... Sokakta her gördüğü bisiklete koşuyor. Bu yüzden evi biraz daha oyuncakla doldurmak pahasına da olsa bisiklet alacağız beyimize... Ebeveyn kontrollü olanlardan istiyorum. Onu gezdirirken belimiz de ağrımaz bu şekilde...


Öksürüğü iyice çoğaldı. Verdiğimiz şurup pek bir işe yaramıyor sanırım. Belki bu akşam doktora götürebiliriz... Offf inşallah kötü bişey yoktur...

4 Haziran 2008 Çarşamba

B.E.Ö. SPOR...

Aslında spor aktivitelerini hergün yapıyoruz Berk'le!! Her akşam babasıyla bakıcıdan gelince ben işten gelene kadar futbol oynuyorlar... Akşam da ben mekik çekerken kah benimle çekiyor kah üzerime çıkıp tepiniyor:) Hadi oğlum spor yapalım deyince hemen yaıyor yere ve pozisyon alıyor:)


Ama pazar günü sabah erken kalkınca, hazır babamız da evde yokken attık kendimizi yürüyüş yollarına...


Yürüyüşümüz bittikten sonra belediyenin her yere koyduğu meşhur spor aletlerini denedik. Berk çok hoşlandı bu aletlerden. Keşke çocuklara göre olanını da koysalar:)


Ve Berk'in en sevdiği sporu yaptık:) Gooollll!!! Ben kaleci oldum o golcü:) Her seferinde golleri yedim tabii:P


Spordan sonra gittiğimiz börekçideki ( ! ) motosikletler her zamanki gibi Berk'in dikkatini çekti:P 18. doğum günü hediyesi bir motor olacak Berk'in... Tabii o zamana kadar hala motosiklet sevgisi olursa:)

3 Haziran 2008 Salı

ACIYOOO:p

Berk iyice dillendi:) Hala bazı şeyleri kendi dilinde anlatıyor ama bizim dilde konuştukları da çoğaldı:)

Akşam babasıyla kafa tokuşturuyorlardı. Biraz kafası acıyınca acıyooo diye bağırmaya başladı. Benimle daha narin oyunlar oynarken babasıyla vurdulu kırdılı oyunları tercih ediyor:P

Şu aralar annannee demeye başladı. Annemler gitmeden birkaç gün önce söylemeye başlamıştı ama şimdi daha net... N harflerini bastırarak söylüyor, tam yemelik:P

Aydede diyor bir de:P Babası bir akşam ayı gösterip oğlum bak aydede demişti. O günden beri dilinde aydede...

Ve bazen bizden duyduğu cümleleri söylüyor. Acaba diyorum, kelimeleri söylemeyi geçip direkt cümle kurmaya mı başlayacak bu çocuk:P Konuşması gecikti galiba:( Belki de ben hemencecik bülbül gibi konuşmasını bekliyorum...

Mısırı çok seviyor... Hani şu alışveriş merkezlerinde satılan bardak mısırları. Mısırcıyı görür görmez yanına gidip bekliyor, gözümüzün içine bakarak:P Bıraksam küçük bardak mısırı yiyecek:P


Bakıcıya iyice alıştı. Sabahları hala ağlamaklı oluyor gidince ama sonra rahatlıyormuş. Yemeğini de yiyormuş güzelce... Zaten gün içersinde parka gidiyorlar... Oyun oynuyorlar... Ben bu aralar geç çıkıyorum işten. Babamız akşam 18.00 gibi alıp dışarda gezdiriyormuş. Ben eve gittiğimde genelde sokakta futbol oynarken buluyorum onları:) Eve girip yemek yedikten sonra attaaa demeye başlıyor tekrar. Bazen zapdetmek çok zorlaşıyor:(

Pazar günü spor aktivitemizi yaptık. Resimleri aktarınca o postu da yayınlayacağım... Fotoğraf makinemizde sorun var:( Offf çözemedim bir türlü...

Tatile 1,5 ay kaldı. 5 kilonun gitmesi lazım:( Yemelerimi azalttım ama hala tık yok:( Kendimi bazen dev gibi hissesiyorum:P Ender Saraç'ın çok övdüğü şu beşi bir yerde çayından alıp denemek istiyorum... Belki işe yarar:P

Evde yapılacak çok iş var:( Yaz ayını çok seviyorum ama şu ütü de olmasa:P Off off...