19 Ağustos 2008 Salı

SICAK ÇOK SICAK:p


Ev darmadağındı badanadan sonra Hafta sonu heryeri düzenledim ve rahatladım şükür... Berk yaramazlık yapıp pazar günü ablamda durmadı. Benimle birlikte temizlik yaptı... İşin içine sıcak da girince halimiz harap oldu... Bu hafta bitince İnegöl ve Çanakkale seferine çıkıyoruz inşallah...


Sıcak bugün biraz hafifledi sanki... Ama oğlumun her yeri pütür pütür isilik ... Body giydiriyorum sadece, rahat rahat. Hergün duş alıyor ve ferahlıyor küçük bey... Sadece kafasının yıkanmasını istemiyor:) Başını yıkarken kaçacak delik arıyor:P


İşlerim o kadar yoğun ki fırsat bulup bloglara bakamıyorum... Blog okumayı çok özledim ben...

15 Ağustos 2008 Cuma

GÜNÜMÜZ!!


15 Ağustos 2004... Nasıl telaşlı bir gündü... Hazırlıklar ve tabii heyecan... Ya yağmur... Hiç dinmeyecek sanıp ne de üzülmüştüm... Nikah saati yaklaşınca güneş güzel yüzünü gösterdi , herşey yoluna girdi... Ve ben seninle bir ömür geçirmemi sağlayacak o kelimeyi söyledim... '' EVET ''


Bugün 4. yıldönümümüz... Beni hep mutlu ettiğin için çok teşekkür ediyorum...Mutlu, huzurlu, sağlıklı ve aşk dolu bir ömür geçirelim aşkım... Hep birlikte!


SENİ ÇOK SEVİYORUM!

13 Ağustos 2008 Çarşamba

İB.RA.YİM!

Badana bitti. Ev berbat. Akşamları yavaş yavaş temizlemeye çalışıyorum. Yerleşinceye kadar annemde kalmaya devam ediyoruz. Bünyamin annesini hastaneden çıkarmaya İnegöl'e gitti... Yine yalnızız...

Berk huysuzluklara devam ediyor. Salı gecesi ateşlendi:( Diş çıkarıyor. Bu sefer çok zor çıkarıyor minik kuşum. İyice zayıfladı... Hem de yemesine rağmen:( Göbişimiz performansını kaybetti ve eridi artık. Uzun ince bir çocuğum var benim artık:)

Birkaç hafta önce işyerine getirmiştim Berk'i... Masamda resmi var... Görünce hemen '' İBİ '' demişti... Senin adın ne oğlum dediğimizde İBİ diyordu. Artık adını öğrendi ve sorduğumuzda '' İBRAYİM '' diyor:) O kadar tatlı söylüyor ki defalarca soruyorum:) Sinirlenip söylemiyor:P

11 Ağustos 2008 Pazartesi

KONUŞMALARI!!

Herşeyi ama herşeyi söyleyebiliyor benim çocuğum artık:) Mutluyum, gururluyum... Artık çok rahat anlaşabiliyoruz:) Şükür Allah'ım...

- Anne, piriçli mama yicem!

- Korkom ben...

- Bidaha pilav dök!!

- Çu ber!! ( Bunu uzun süre anlayamamıştık... Su ver demek )

- Anne yemicem...

- Dokuz hala koduz:)

Farkettiğiniz gibi bütün istekleri emir kipinde!!! Babamız uyarıyor şimdiden misin demesi konusunda? Bakalım ne kadar etkili olacağız?

Ve artık diyaloglara başladık... Bora ile Didem gibi:) Evimiz boyanıyor. Bu nedenle ananede kalıyoruz:) Anane memlekete gitti ama... Evi de bize kaldı:P Dün sabah ablama kahvaltıya inerken Berk'le konuştuklarımız...

- Aciyooo!!

- Neren aciyo oğlum?

- Munum...

- Ne oldu yoksa kırıldı mı?

- Kırıldı...

- Hıım , kim kırdı acaba?

- Babam :)

Tabii gülmekten kopan bir anne:) Bir gün önce, babası burnuna çarpmış galiba. Bünyamin hiç hatırlamıyor. Ama Berk kaçırmamış...

6 Ağustos 2008 Çarşamba

KASK!!

Kaskı aldım sonunda:) Tam istediğim gibi bişi bulamadım... Ama oğluşumun kaskı görünce gözlerinde oluşan ışıltıyı görmek harikaydı:) O akşam hep kafasındaydı kask. Hatta uyuturken de elinde tuttu:P Bugün de hep onunla oynamış. Motoruna binerken kafasına takmış hemen...







Bünyamin şehir dışında olunca Berk parka gidemedi dün akşam... Ablam güvenememiş kendine. Parkta zapdetmek çok zor beyimizi... Ben de bu akşam Olivium'a götürüp jetonlu oyuncaklara bindirdim oğluşu... Ve sonra mağazaları gezip birlikte vitrin baktık:) Bir ara sıkıldı ama o da alıştı benim bu zevkime sanırım:P





Dışarı çıkınca hemen atladı üzerime yoruldum diye:) Haha evet yaa yoruldum bile diyor artık bu velet:P O büyüyor, ben şaşkınlıkla izliyorum bunu... Zaman akıp gidiyor... Onun için yapmak istediğim o kadar çok şey var ki...

4 Ağustos 2008 Pazartesi

HASTALIK...

Berk tatilden döndükten bir hafta sonra hastalandı... Aniden geldi bu hastalık. Hiç belli etmedi kendini... Geçen akşam babasıyla oturuyorken, onun sodasından biraz içmiş. Sanırım soda tetikledi ve Berk daha önce hiç kusmadığı kadar kustu:( 2 saat dur durak bilmedi... Kuscam kuscam diye diye.... Korkuyla hemen doktora gittik. Hafif bir boğaz enfeksiyonu ve mide üşütmesi dedi... Hemen yapılan iğne iyi geldi de geceyi rahat geçirdi... Şimdi çok şükür iyi...


Berk konuşuyor artık. Hastalığını da söylüyor... Kuscam, kustum, acıyooo... Çok güzel artık dillenmesi. Ama bazen öyle kelimeler söylüyor ki ne dediğini anlamak için çok uğraşıyorum:)


Yaz temizliğine başladık. Akşam halıları topluyordum, yıkatmaya vereceğiz... Bünyamin, holdeki halıyı kaldırmamam için beni uyarıyordu... Kaldırma onu diyerek!!!. Berk beyimiz de babasının peşinden aynısını demez mi:) Kaldirma onu :P


Dün de şarj olan laptopun kapağını özenle kapattıktan sonra bize baktı... Ne yaptın oğlum deyince de '' KAPATTİM '' demez mi:)


Çocuklar konuşmaya, dertlerini anlatmaya başlayınca herşey kolaylaşıyormuş:) Sabah ablama gidince kahvaltıda ne yemek istiyorsa tek tek söylüyormuş. Poğaça, zeytin, peynir,yumurta vs. vs...


Her gün saat 17.00 parka gitme saati Berk'in... Nasıl anlıyorsa o saatin geldiğini, kurulmuş gibi kapıya gidip baba diye sesleniyormuş:) Babasıyla beraber bir saat kadar parkta takılıyorlar... Kaydırağı çok seviyor... Bir de jimnastik aletlerini:P


Bu akşam uzun zamandır istediği kaskı almaya gideceğim oğluma... Motora bindiği her an kask diye sayıklıyor yavrum. Eee bilinçli çocuk:P Bu akşam alayım da rahatla binsin motoruna:)


Bir süre başbaşa kalacağız Berk'le... Zaman belli değil:( Kayınvalidem rahatsızlandığı için, eşim İnegöl'e gitti... Allah tüm hastalara şifa versin...

1 Ağustos 2008 Cuma

GELDİK!!

Cumartesi akşamı döndük aslında ama bir türlü fırsat bulup yazamadım... İşler birikmiş... Onları toparladım... Akşamları İbrahim daha çok zamanımızı alıyor artık. Büyüdü ve her şeyi biliyor. Hep ilgi bekliyor. Herşeyi soruyor, oyunlar istiyor...





Tatil güzeldi... Pazar günü yola çıktık. Bu sene arabayla gittik Avşa'ya... O nedenle ilk önce Silivri'ye gidip oradan vapurla Avşa'ya geçtik. Berk o gün hiç uyumadı ve bütün yaramazlık hünerlerini gösterdi... Biraz babası biraz da ben ilgilenerek 4 saatlik yolculuğu bitirdik... Yolculuk bittiğinde Berk de bitti... Ve uyudu:P







O gün geç saatte vardığımız için Berk'i denize atamadık:) Ama pazartesi sabahı hemen denize gittik ve Berk'i attık denize... Ama korktu:( Sadece yunusuyla denizin içinde durdu. Yüzdürme çabalarımız sonuçsuz kaldı... Baksanıza canım oğlum nasıl korkuyla yürüyor denize doğru:P








Sabahları deniz ve güneş, öğlen evde çardak keyfi, akşam üzeri deniz ve akşam da yürüyüşle geçti günlerimiz... Hepimiz mutlu olduk bu tatilden. Tabii özellikle de Berk. İstediği herşey yapıldı:)



Kaldığımız ev tek katlı, bahçe içinde güzel bir evdi... Berk kafasına göre dolaştı durdu. Bazen hamakta bazen yerde oturdu... Bazen de güneşlendi:) Babasına mangal yaparken yardım bile etti...












Geçen seneden kalma slip mayosu vardı. Giderken boxer mayo aldık bir de... Ama Berk'in poposuna kumlar girince o kadar ağladı ve korktu ki Huggies'in mayo bezlerinden alarak bu sorunu çözdük... Çok rahat bezler. Tavsiye ediyorum... Oğluşum o bezlerle çok rahatladı. Poposu kumlardan korundu:P Bu seferde ayaklarını kumlardan koruma telaşına düştük. Sıcak kumlar çok ağlattı çocuğumu. Hatta uykusunda bile '' kum geldi '' diye sayıkladı:( Onun çözümünü de çorap giydirerek bulduk:) Çok komikti:P Beyaz çorapla kumda dolaşan bir bebe:P:)





Bünyamin Berk'i deniz ve kuma alıştırabilmek için çok uğraştı. Deniz kenarında yavruma özel havuz bile yaptı babası... Tatilin son günlerinde alıştı biraz Berk. Seneye artık kendisi yüzmeye bile başlar:)







Artık kendisi yemeklerini yiyor. Deniz kenarında pudingini ve yoğurtlarını hep kendisi yedi. Çıkan çöpleri de çöp poşetine atmayı ihmal etmiyor:P





Akşamları da Avşa merkezini turlayıp, Berk'i park ya da lunaparka götürerek geçirdik... Her akşam ayakkabılarını giyip hadi diyordu bize:) İstersen çıkma dışarı!!! Park diye tutturuyordu:) Hele her akşam istisnasız lunaparkın önünden geçerken aynı tepkiyi vermesi çok komikti... Ayyyyy!!! Benim yavrum ilgisini çeken birşeyi görünce ayyy diye bir tepki veriyor:)










Ve tabii her akşam dondurma yedik:) Kavunlu dondurması harikaydı... Berk dondurmacının başına gidip '' abiii dondurma '' dedi her seferinde. Hatta dönüş günümüz olan cumartesi iki kere yedi dondurmayı:) Adam en iyi müşterisini kaybetti tatilimiz bitince:P











Bazen de iskelede yürüdük ve balık ekmek yedik... O da süperdi!!! Berk'i zapdetmek çok zordu bu zamanlarda. O koşar ben peşinden koşar... Babamız da ikimizin peşinden!!! Her gördüğü topu istedi, her gördüğü motora binmek istedi...








Bu gezme akşamlarından birinde, kukla satan bir amcaya rastladık... Birkaç tahta parçası , biraz kumaş ve misinayla bir tavuk yapmış amca... Misinanın bağlı olduğu tahtaları oynatınca tavuk da yemliyor ve yürüyor:) Tabii o artık o kadar profesyonelce yapıyor ki bunu ben biraz zorlandım...


Berk eve gelince amcanın yaptıklarını uygulamaya çalıştı... Sonuç; karmançorman olmuş bir tavuk...






Bu arada kötü şeyler olmadı mı? Maalesef oldu tabii:( Yavrukuşumu sivriler ısırdı:( Hem de ne ısırmak... Sağ kolunu tam beş yerinden şişlediler... Babası o akşam bütün vücuduna off sürmüş ama o kolunun üzerinde yattığı için sağ koluna sürememiş... Tabii sivrilerde korunmasız sağ kolunu şişirmişler. Abartmıyorum; gerçekten de şişti kolu... Resimlerde bile görünüyor şişleri... Eczaneye jel almaya gittiğimizde böcek ısırdı sandılar... Jel sürünce hafifledi yavrunun acısı. Anne acıyoo diye ağladı devamlı...


Şişlerin üzerine bir de poposu pişmesin mi:( Anne acıyooo diye diye bir hal oldu... Pişiğin sebebi de çok fazla kaka yapması:( Günde 5 kere sıvık kaka yapınca popo dayanamadı tabii...


Bir de yemesi iyice azaldı orada. Bazen yemezsen yeme, elbet acıkacaksın desem de bazen de zorladım:( Annelik zor iş vesselam.


Tuvalet eğitimini hallederim dedim ama maalesef başarılı olamadım:( Gözümde büyüyor iyice bu sorun.


Konuşması iyice düzeldi Berk'in... 10 a kadar sayıyor:) Ben başlıyorum o devam ediyor:P Tek söyleyemediği rakam 9... Dokuz diyemiyor koduz diyor:) İlginç... Çorap diyemiyor çobaç diyor:) Çobaçları aç diyor:P Çıkart demekle aç demeyi karıştırıyor...


Korkom ben diyor bir de... Ve herşeyden korkuyor... Ama yapacağından da geri kalmıyor:P


Dönüş yolunda Silivri'yi değil Tekirdağ'ı tercih ettik... 4 saatlik bir yolculuk zor geldiği için 2,5 saat uzaklıktaki Tekirdağ'a gittik:) Tabii köftemizi de yedik:P Çok yağmur yağdı vapurdayken , rüzgar da vardı... Berk'i hiç dışarı çıkarmadık... Yağmuru seyrettik oğlumla:) Yağmurun sonundaki sürpriz ise belli belirsiz gökkuşağıydı...