31 Aralık 2007 Pazartesi

İYİYİZ HATTA HARİKAYIZ:p

Berk şükür daha iyi:) Sadece geceleri daha çok uyanmaya başladı:( İki gece de ateşlendi:( Ama bu ateş üst dişlerimize arkadaş geleceği için sanırım:) Yakında üst dişlerimiz 4 kardeş olacaklar:P

Maalesef yemek yemiyor:( İştahsız bu ara. Hasta tabii ama çok beğendiği şeyleri bile yemiyor bazen. Ama yediği zaman da mutlaka kendi elleriyle yiyor. Meyveleri, kurabiyeleri, bisküvileri ve hatta makarnaları:P Heryer batıyor tabii o bişeyler yerken:( Hele o mandalina yemesi yok mu:) Üstü başı mandalina oluyor. Yese iyi de eline alıyor ve mıncıklayarak suyunu çıkartıp halının üzerine bırakıyor... Kıyafetlerinin önü mandalina lekesi:P




Geçen hafta oyuncaklarını koymak için sepet almaya gitmiştik. En sonunda tekerlekli bir şey aldık. Eee Berk beyin favorisi tekerlekler ya:) Kendisi seçti diyebiliriz. Oyuncakların yanına kendisi de oturuyor:P İyi oldu bu sepet. Unuttuğu oyuncaklarını içinden çıkartıp tekrar tekrar oynayabiliyor. Sıkılınca da sepetin içine atıyor:)




Ayça'ya hediye gelen ahşap kitaplardan biz de sipariş verdik. Birkaç güne kadar gelecek ve Berk Ali babanın çiftliğinde bulunan ve seslerini bildiği hayvanların resimlerini de görecek artık:) Şu aralar duyu organlarını öğretmeye çalışıyorum:) Bazen tutturuyor :P En çok sevdiği de gözler. Ama anne ve babasının gözleri oymaya çalışmayı çok seviyor:P

Berk iyileşti ya hemen gezmelere başladık. Cumartesi Zeynep'lere gittik. Daha doğrusu Berk'i orda bırakıp biz alışverişe gittik:P Ne de iyi oldu. Bereket sorun çıkarmamış ve Zeynep'le oynamış canımcım. Zeynep kurtlu peynir bu aralar. Berk'in süveterinden ayakkabısına şapkasından emziğine kadar herşeyini o da kullanıyor:) Kardeşi doğunca bu kurtlanma son noktaya ulaşacak galiba:P Arada bir dövüşmüşler de tabii. Berk bey teyzesinde büyük bir yaramazlık yaptı maalesef:( Tekrar özür diliyorum ablacık. Bezelye konservesini oturma odasına kadar getirmeyi başarmış:( Ama odada elinden düşürüp kırmış. Heryer su, bezelye ve tabii ki cam oldu. Bereket beyimize birşey olmadı. Yaramaz çocuk vesselam. O arada biz yemek hazırlama telaşındaydık ve kimseye görünmeden yapmış bu işi efendi!!! Bu gözlükleri patates kafadan bulmuş:) Nereye takılacağını da biliyor minicik:P




Pazar günü ise taa İspanya'lardan gelen ve bebişler.com vesilesiyle tanıştığımız Esra ve Deniz'le buluştuk. Çok güzel ama kısa süren bir buluşma oldu:( Eee Berk'le Deniz, oyuncakları ve Esra'yı paylaşamadılar:) Esracım inşallah hasar yoktur bebide:P Berk musallat oldu Esra'ya. Berk'i gören Deniz de annesini istedi tabii:) İnşallah daha kalabalık ve uzun süren bir buluşma olur yaza... Öpüyorum ikinizi de...





Buluşmaya giderken hava çok sakindi ve dönüşte biraz hava alalım dedik eşimle ama maalesef donduk:( Bereket Berk poşete girdi de üşümedi:P


2007'nin son gününe girdik... Yeni yıl hepimize sağlık, mutluluk ve huzur getirsin inşallah. Herkese MUTLU YILLAR....

26 Aralık 2007 Çarşamba

HASTALIK VE BAYRAM...

Berk hasta:( Bayramın ikinci günü başlayan öksürük , artarak ateşle birleşti sona doğru. Huysuzluk had safhaya ulaştı ve pazartesi günü doktorumuza gittik. Maalesef yine aylık kontrolümüzü bekleyemeden gittik doktora. Pınar hanım da bunu söylüyor. Hasta mı yine Berk?:(:(

Ciğerler temiz sayılabilir ama tedaviye başlayalım ki ciğerlere inmesin... Tedavi ne? Maalesef antibiyotik:( Üst solunum yolu enfeksiyonu... Yavrucağım o kadar halsizdi ki ne yapacağını şaşırdı. Bana iyice bağlandı. Her an,beni ne yapıp edip buldu ve kucağıma geldi... Korktum bayram sonunda ayrılamayacağız diye. Pazartesi de öyle oldu nitekim. O hastaydı ve bırakamadım ; işe gitmedim...

Dün biraz daha iyiymiş... Ama akşam mahvetti bizi. Gece uyumadı, huysuzluk yaptı... İyi olması için daha zaman var demek ki... Akşam üzeri uyumuş saat 22.00 de kalktı. Bu gece de nöbetçiyiz galiba...

Burnu şarıl şarıl... Tahriş oldu silinmekten. O da intikamını kağıt mendillerle oynayarak aldı:P:P Bu günlerde en sevdiğimiz şarkı '' sümüklü böcek duvarda gezecek annesi onu çok sevecek''...



Bayrama gelince... Pek yoğun değildik bu bayram. Babamız arefe günü ailesini ziyarete gitti İnegöl'e. Biz de annemde kaldık bir gece. Bu sene kurban ikinci günü kesileceği için ilk günü alışveriş merkezlerine gittik. Eee Berk'cim de gönlünce dolaştı buralarda. Bereket enişte-dedemiz vardı da biz de alışveriş yapabildik:)


Ne kalabalıktı heryer. Tıklım tıklım diye tabir edilir ya bu durum aynen öyleydi... Berk ezilecek diye korktum bir ara. Elini tutturmuyor hiç. Hep kendisi dolaşacakmış. Komik bir yürüyüşü var. Sanki belinde bir mekanizma var ve bir sağ bir sol gidiyor:) Pıt pıt pıt...


Bu ziyaretlerde uçan bolon aldık Berk'e. Sünger Bob nerde deyince hemen başını kaldırırıp bakıyor yeni arkadaşına:) Onu eline alıp odaları geziyor... Sanırım 2 - 3 aylıktı yine uçan balon almıştık ve eline bağlamıştık. Elini oynattıkça balon oynuyordu ve Berk de gülüyordu:) Çok eğlenmişti çoook...





İlk gün ceketli bayramlığını giydi Berk. Küçük adam oldu yavrucak... Allah'ım herkese böyle güzel mutluluk versin...





Harçlıkları ve hediyelerini de aldı Berk bayramda. Sağolsun aile üyeleri unutmamışlar yavrumu:) Teyzemiz tren almış oğluma. Çok hoşuna gitti ama şu an tren rayları bölük pörçük etrafa yayıldı. Berk'e oyuncak dayanmıyor maalesef:(



Kuzenler toplandı tabii bayramda. Seneye bir yavrucak daha katılacak aralarına:) Baksanıza Tubişin başına üşüşmüşler bilgisayarı mıncıklamak için:) Büyüğünden küçüğüne hepsi bilgisayar peşinde bunların. işimiz var işimiz!!!




Maalesef bayram gelince Berk bey çikolata da yedi. Zevkle, afiyetle , ağzını şapırdatarak:) İllaki kendisi yiyecek; elleri, ağzı hatta saçları batacak. Bu şekilde daha çok zevk alıyor yavrucağım...




Aile üyelerini tanıyor artık Berk. Enişte-dedesini, ananesini, teyzelerini, Zeynebi ve Tubiyle Merveyi... Hatta Merve ve Tuğba diyor:) Ya da biz öyle sanıyoruz:P


Yemeyi hala çok seviyor ( maşallah )... Göbek ondan önce gidiyor, köşeleri ondan önce dönüyor. Ama son aylarda kilo almıyor. Çok hareketli olduğu için. Sağlıklı olsun da bu kilosu da iyi...


Çok inatçı ( kime benziyor acaba :P )... İstemediği birşeyi yaptıramıyoruz kesinlikle. Büyüyor , büyüyor.

Gazete ve dergileri çok seviyor. Tek tek sayfalarını çevirip çeşitli sesler çıkararak okuyor:) Yeni kitaplar almam gerekiyor. Masal kitabını maalesef yırttı:( Özellikle tilki olan sayfaları:P

Çenesi çok düşük... Habire ağzında bişeyler geveliyor yeni sesler çıkarıyor. Biz de hayretle ne söylemek istediğini bulmaya çalışıyoruz:) En anlaşılırları ver, al, git, veve ( merve ), mamma, anne, dede, baba, çu ( su )... Ağzında emziği olduğu halde bu sesleri çıkartıyor bir de:P Offf ne zaman bıraktırsam emziği düşünüyorum. Yavaş yavaş bırakması lazım. Ama nasıl?


Esra'nın başına gelenleri hayretle okudum:( Korktum.... Bir insan başka bir kişinin fotoğraflarını, özelini yani hayatını nasıl sahiplenir? Hasta ruhlu olmak gerekir böyle birşey yapmak için. Ve nasıl üzebilir bir kişiyi bu şekilde. Esracıım davanda haklısın ve birgün bu kişiyi bulup yüzleşeceğine eminim... Çok çok geçmiş olsun...

18 Aralık 2007 Salı

YORGUNLUK VE TEŞEKKÜR:)

Çok yoruldum:( Sene sonu geliyor işler yoğun, bayram geliyor evde trafik yoğun... Bir taraftan hazırlıklar bir taraftan alışveriş. Ama çok güzel bir duygu. Yavrucağımla 3. bayramımız şükür ki... Nicelerine ulaşırız inşallah.


Komşularımızla sorunlar var:( Geçen gece saat 02.30'da misafir geçirirken o kadar ses çıkarttılar ki Berk uyandı ve 1 saat uyumadı:( Bir sonraki gece ise sabaha karşı 04.00 sularında seyrettikleri filmin sesine uyandık yine:( Apartman adabından haberi olmayan insanlarla yaşıyoruz:(



İşyerinde ise yönetemeyen yöneticilerle muhatabım:( Birşeyleri düzeltememek çok yoruyor beni... Boğulacak gibi oluyorum bazen. İşler yetişmiyor, insanlar yönetici oldukları için kendilerini bişey sanıyorlar. Mutsuzum bu ara, sabah işe gitmek için kalktığımda. Düzelir diye bekliyorum sadece...



Berk'imize gelince. Yaramazlıkta sınır tanımayan bir çocuk oldu. Dün annemler bayram baklavası yaparken una bulamış heryerini:P Daha sonra da elinde oklavayla gezmiş bütün gün...Geleceğin Oktay ustası yetişiyor hazır olun:P Zaten en sevdiği programlardan birisiymis yeşil elma:) Ablam onu açınca hiç sesini çıkarmadan seyrediyormuş. Eee normal tabii o kadar renkli bir mutfak ki.




Bütün gün yürüyor, poposu yer görmüyormuş. İllaki ellerinde bişeyler olacak ama. Fıldır fıldır geziyormuş. Akşam evde de aynısı. Şu an koridoru kaç kere turladığını düşünüyorum ama sayamadım:P Hele dışarı çıkınca. Pusetinde durmak istemiyor. Yürüyecekmiş. Tamam yürüsün de elimizi tutsun. Yok efendim... Özgürce dolaşmak istiyor oğluşum. Salıyoruz alışveriş merkezine, gönlünce dolaşıyor başında bir muhafızla:P Eee havalar soğuk ve maalesef park bahçede durmak pek işimize gelmiyor...


Bugünse çok kötü birşey yapmış!!! Annemdeydi bugün de. Tubi bize bez almaya çıkınca dairenin kapısını açık bulup dışarı çıkmış annem mutfaktayken:( Şükür ki merdivenin başına gidip sadece bakmış, inmeye falan kalkmamış... Çünkü normalde kapıdan çıkınca hemen aşağıya inmeye çalışıyor. Allah korumuş. Bana anlatmadılar gündüz telefonlarda. Ablam anlatırken şok geçirdim, gözlerim faltaşı gibi açıldı ve çok korktum. Ben çok ödleğim çünkü... Balkondan bile baktırtmam Berk'i. Ya tutan kişinin bir an gözü kararıp da çocuğımu düşürürse diye korkarım. Herşeyin kötüsünü düşünürüm. İyi ki burda değildim panik olur ortalığı birbirine katardım sanırım:(


Artık gayet net ANNE diyor!!! Özellikle de acıktığı zaman anne mama diyerek peşimde dolaşıyor:) İnek sütü içirmeye başladım. Anne sütü çok azaldığı için gece uyanmaları sıklaşmaya başladı. Dün gece yatmadan 250 cc inek sütü içti. Ve Allah'a şükür 05.00 e kadar uyudu:):)


Yemeklerle arası çok iyi... Şu an için sevmediği az şey var. Tarhana çorbası sevilmeyen listesinin başında. En sevdiklerinden birisi ise kırmızı makarna:) Domatesli makarnayı çok seviyor. Eline alıp alıp ham yapıyor:P


Veeee limon. Ekşi mekşi ama Berk limonu çok seviyor. Eline geçirmesin limonu suyunu akıta akıta yalıyor:P




Kendine yeni oyuncaklar bulmada üstüne yok Berk'in. Merdane ve diş fırçasından sonra şu ara gözdeleri tabii ki tekerlekler, koliler ve çamaşır sepeti:) O kadar mutlu oluyor ki bunlarla oynarken. Yüzünden gülücük eksik olmuyor...











Doğum günü hediyelerimiz geldi geçen hafta:) Asya teyzemiz bize çok güzel bir KRAL şapkası göndermiş. Çok teşekkür ediyoruz. Ve öpüyoruz sizi... Re re re ra ra ra diye diye giydiriyoruz şapkayı:) Babamızın göğsü kabarıyor oğlunu bu şapkayla görünce:P





Ve Ayça:) Çok hoş bir salopet ve t-shirt almış oğluşuma. Beni de düşünmüş ve çok hoşuma giden bir hediye göndermiş:) Güzel yazısıyla yazılmış bir kartla birlikte. Çok teşekkür ediyoruz. Ve sizi de öpüyoruz. Bizi çok mahcup ettiniz...



Son olarak da herkesin Kurban bayramını tebrik ediyor ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.

12 Aralık 2007 Çarşamba

HEDEF BELLİ KOŞ BERK KOŞ:)

EĞLENCELİKLER:)

Offf nasıl çıkacağım şimdi yukarı beeeennn!!!



Zeynep sen de kalk ayağa böyle daha eğlenceli:P


Ohhh güzel yer bulmuşum:P


Zeynep sıkı tutun uçacağız:):)


Hııım sabah akşam günde iki kere fazla fırçalamamam lazımmış:P



Anneee yerler tamam başka bişi var mı?:)



TV yasak kapatın bakiiim beni seyredin yeter:P



Annem görmeden saklamam lazım bu oyuncağı:)


11 Aralık 2007 Salı

HİJYEN İBİ:p

SOBEEEE!!!!


Cuma günü efendiyi doktora götürdük... KKK aşımızı olduk. Ama doktoru o kadar çok bekledik ki artık ben çatlayacaktım. Geçen gece acile gittiğimizde doktor kansız olabilir demişti o nedenle kan sayımı da yaptırdık. Normal çıktı herşey şükür ki... Ama kan alınırken yavrucak o kadar ağladı ki:(:( Off off içim gitti o ağlarken.... Neden eli ağır bu hemşirelerin? Aslında onlar işlerini yapıyor da ben biraz pimpirikliyim sanırım. Damarını bulamadı yavrumun bir türlü. Eee o damar bulana kadar Berk durumu anladı ve bastı yaygarayı... Boyumuz 78 cm olmuş. Kilomuz da 10,700 gr. Pek kilo almıyor artık Berk:( Ben üzülüyorum, doktor herşey normal diyor... İnşallah öyledir...

Ben de göz doktoruna gittim o arada. Yarım derece yükselmiş sağ gözüm:( Ondanmış demek otobüslerin numaralarını göremeyip yanlış yerlere gitmem:P Bu yaşta numaranın yükselmesine bir anlam veremedi ve şeker testi yaptırmamı istedi:( Off inşallah sorun yoktur... Gözlüğümü değiştirdim. Emzirme bitince çizdirip kurtulacağım şu gözlükten:):) Nasıl ayrılacağım bilmiyorum ondan artık uzvum gibi:P:P

Pazar günü üniversite arkadaşlarım geldi Berk'e hoşgeldin ziyaretine:P Askere giderken geleceklerdi ama dayanamamışlar:) Güzel bir öğleden sonraydı:) Özlemişim muhabbeti:P Sık sık görüşürüz inşallah artık... Evlilik , hele de çocuklar ve bir de yol işin içine girince görüşme aralığı uzuyor maalesef. Hediyeler için tekrar teşekkürler efenim.

Misafir ağırlamayı çok seviyorum ama Berk'le bu durum eziyete dönüşebiliyor. Temizlik yapamıyoruz Berk evdeyken. Süpürge sesinden korkuyor. Börek , çörek hazırlama faslına gelince de yanımda bitiyor. Artık eline ne geçerse yumurta, un, yağ heryere sürüyor... Bu ara bıçaklara takmış durumda. Kaşla göz arasında eline bıçak alıyor ve savurmaya başlıyor etrafa:P

Geçen gece babamız ceviz kırdı kurabiye için. Efendide nasıl yapıldığını öğrenip, çekici aldığı gibi mutfağa gelmiş . Ceviz niyetine de cam kaseyi kırmaya çalışmıştı:P Tabii buzdolabı ve bulaşık makinesi de çekiç darbelerinden nasiplerini aldılar:P Düşünün elinde nerdeyse boyu kadar bir çekiçle dolaşan bir bebek:P Haha chucky geliyor kaçııın dedim bir ara:P

Taklitçi oldu bu çocuk iyice. Gördüğü birşeyi unutmuyor ve o da yapmaya çalışıyor. Yemek yeme konusu malum zaten. Kendisi yemek yiyecekmiş. Meyveler, kurabiyeler, kekler hep eline veriliyor. Akşam yemeklerinde ona da çatal kaşık koyuyoruz. Vee tabaklarımıza saldırıyor:)

Efendi temiz titiz bir çocuk olacak şükür ki. Temizlik yapılırken nasıl toz alındığını görmüş olacak ki eline geçen bezlerle toz alıyor beyimiz. Evet evet eline de öyle bir yakışıyor ki anlatamam:P Akşam baktık bizimki kitaplığa yapışmış elinde mendiliyle kitaplığı temizliyor:) Artık evde bir yardımcım daha oldu ne güzel:P


Küçük bir gırgırımız var onu da çok iyi kullanıyor. Mutfağın halısının temizliği Berk'e ait artık. Her akşam oturup yerleri gırgırla temizliyor...

Veee vileda:P Offf bu çocuğun banyoya girmesini nasıl engelleyeceğim bilmiyorum. Banyoya girip kapının arkasındaki viledayı kapıp ( boyundan o kadar büyük ki ) odaya getirmiş ve yerleri siliyor. Kızıp elinden almaya kalkınca da ağlamaya başlıyor. Sanırım yerleri silerken gördü ve ordan öğrendi bunu da.


Fırının kapağını barfiks olarak kullanıyor efendi:( Birgün fırın onu taşıyamayacak ve üzerine düşecek bakalım ne zaman:(:P ( Allah korusun ) Ve maalesef ocağın düğmelerini çevirip kapatıyor. Güvenlik kilitlerinden alacağım bir an önce. Mutfak ve banyo vazgeçilmezleri. Onun ilgisini çeken o kadar çok şey var ki oralarda. Çekmecelerde bulunan herşey dışarı çıkartılıyor ve oyuncak niyetine oynanıyor. Buzdolabındaki süsleri istiyor her defasında. Ona uygun olanları veriyoruz ama geriye sağlam alamıyoruz:P

Dişlerimi fırçalarken görüyor ya o da istiyor fırçayı. Veriyoruz eline ve başlıyor fırçalamaya. Acil ona uygun diş fırçası alınacak!!!

Bu aralar en çok kullandığı kelime VER!!! Birşey mi istedi verrr diye bağırıyor. İstersen verme... İşimiz çok zor. Şımarık bir çocuk yetişiyor galiba ve ben buna engel olamıyorum:(:(:(

3 Aralık 2007 Pazartesi

İYİKİ DOĞDUN KÜÇÜK ADAM:)

Cuma gecesi acile gittik:( Berk birkaç gündür öksürüyordu. O gece ateşlenip de fazlaca huysuzlaşınca hemen götürdük. Ama hastaneye gidince ve de bilgisayar görünce coştu bizimki başladı aaa ooo seslerini çıkarmaya:P Doktor muayene ederken gayet ciddiydi:) Ateş düşürücü alıp geri geldik... Perşembe bir yaş kontrolümüz ve aşımız var bakalım ne diyecek doktor teyze...Berk bey yaş gününü hastanede karşılamış oldu böylece:(


Cumartesi akşamı doğum günü yapmayı düşünüyordum ama çalıştığım için yetişemem diye pazar akşamına aldık. Zaten aile arasında yapacağımız bir doğum günüydü:) Pazar sabahı Neslihan teyzemizin yaptığı pastayı almaya gittik:) Ellerine sağlık Neslihan. Berk çok sevdi pastayı görünce. Ayy ayy dedi durdu:):) Ayrıca kurabiyeler de harikaydı:) Çok teşekkür ediyorum... Tarifini isteyenler var bir ara alayım:P




Pastamız Berk'in çok sevdiği Garfield'dı. Çocuklar çok sevdiler...




Koştura koştura hazırlıkları yaptık. Teşekkürler Tubi:) Akşama doğru oğluşumu hazırladım. Vee misafirler gelmeye başladı:) Herkes şaşırdı Berk'i görünce. Çook yakışıklı olmuştu beyefendi:P




Berk gecenin şekeriydi zaten:) Tam bir küçük adam oldu kıyafetiyle. Aldığım zaman bu kadar yakışmamıştı sanki. İki haftada ne kadar büyümüş.. Pantolon da yelek de tam oldu yavruma:) Hele papyonu:P Tabii espriler havada uçuştu... Piyanist şantör yaptılar benim oğlumu:P:P


Acayip mutlu oluyormuş insan çocuğunun doğum gününde... Ne yapacağını, nasıl hazırlanacağını şaşırıyormuş:P Biraz süsleme yaptık. Ama maalesef heryerde yılbaşı süsleri çıktığı için istediğim süslemeleri bulamadım. Birkaç süs ve mutlu yıllar yazısı yetti:) Vee tabii ki balonlar. Yerleri balonlarla süsledim. Çocuklar ve daima çocuk kalanlar da eğlendi bu balonlarla:P:P




Ve mum üfleme seramonisi:) Berk mum üflemeyi bilmiyordu ama yardımlarla mumu söndürdü:) Tecrübeli ablalar yardım etti beyimize...




Yavrucağım ne olduğunu anlamaya çalışıyordu... Etrafına meraklı gözlerle bakıyordu. Ben nerdeyim der gibiydi:):P Pastanın üzerindeki süsler ilgi odağıydı...



Mutlu aile tablosu... Allah'ım yavrumuzu hayırlı bir evlat olarak yetiştirmemizi nasip et... Hep mutlu , huzurlu , sağlıklı ve beraber olalım...



Hediyelerimiz de geldi tabii:) Herkese çok teşekkür ediyoruz. Ananemiz geleneksel altınını , büyük teyzemiz montunu, küçük teyzemiz ayakkabısını, Merve ablamız botunu ve dayımız da eşofmanını alıp gelmişti:) Güle güle giymeye ve eskitmeye başladık hemen:P


Bu arada uzaklardan taa Ankaralardan da bir hediyemiz geldi:) Kuaybe teyzemiz Berk'in çok beğendiği kitapları göndermiş... Çok çok teşekkür ediyoruz bir kere daha Kuaybeciim... Namaz ve abdest kitapları için özellikle teşekkür ediyorum. Hemen kenara kaldırdım çünkü Berk yırtmaya çok meraklı bu aralar:P


Biz de babasıyla oğluşuma bu oyuncağı aldık. İyi günlerde zevkle oynasın diye... Seni çok seviyoruz küçük adamım... İyiki doğdun:)


1 Aralık 2007 Cumartesi

İBRAHİM BERK HİKAYESİ...


11.04.2006 tarihinde güzel haberi aldık. Hamileydim:) Bir hafta önce kapının önünde bayılma sebebim de buydu sanırım... Ama daha minicik bir keseydi; içinde bebek olup olmadığı 15 gün sonraki randevuda belli olacaktı. Bekleyecektik...

15 gün sonra kalp atışlarını da duyduk. Pıt pıt pıt minik kalbi atıyordu bebeğin... Bebeğimizin... Ne günler yaşadım, yaşadık... Testler, tetkikler, muayeneler, sıra beklemeler, hamilelerle konuşmalar... Hafta hafta takip ettim durumumu. Doktora gidince yapılması gereken herşeyi o söylemeden ben söylüyordum... Heyecan vericiydi. Bir bebeğimiz olacaktı ve biz çok mutluyduk...

Aslında çok rahat bir hamilelik geçirdim. Çok az mide bulantısı yaşadım. Hep ayaktaydım. Hep çalıştım.

3 aylıkken bebeğimizin kız olacağımı söylediler. Biraz üzüldüm:( Ben erkek hayal ediyordum. Ama olsun sağlıklı olması önemliydi. 6. ay bitene kadar kız bebeğimiz olacağını düşünüyorduk. 6. aydaki kontrolde erkek olacak bebek dedi doktor:) Kendini saklamış beyefendi:P Mutlu olmuştuk:) İbrahim olacaktı adı. Ben ikinci isim isteyince uzun araştırmalar sonucu Berk olsun dedik. İbrahim; peygamber adıydı. Berk de sağlam, güçlü, dayanıklı anlamındaydı...

Neler aşerdim neler :) En başta hayatımda yemediğim kadar erik yedim. Bu ilk aylardaydı tabii:) Sonlara doğru ise yeşil sarma baklava:) Aldığım son kiloları bu baklavalara borçluyum zaten:P

Ve sonra zaman geçti 13 kasımda doğum iznine çıktım... Doğum günümde iznim başladı. Dün gibi hatırlıyorum. Yağmurlu bir kasım günüydü ve ben doğuma 20 gün kala vapurla karşıya geçip çengelköy'e gitmiştim arkadaş gezmesine:)

O tarihten sonra beklemek daha da zor oldu. 2 Aralık tahmini doğum tarihiydi ama bizim yavru hiç gelmeye niyetli değildi... Herşey hazırdı ve bekliyorduk. Odasının mobilyalarını, giysilerini, battaniyelerini, küvetini hatta gece lambasını bile almıştık ama bizim bebek hala bekletiyordu.

28.11.2006 salı günü doktora gittik. Muayeneden sonra doktor daha bekleyeceğiz galiba dedi. Nasıl yani? Açılma yok , kanala girmemiş... Ne zamandı tahmini tarih? 2 Aralık. Hıımmm az kalmış ama sen ne istiyorsun? Ben mi? Bilmem ki ? Beklemek ama ne kadar? Zaten normalden korkuyorum... Beklemek de istemiyorum artık. Beklemenin de riskleri var diyorsunuz. O zaman sezaryen olsun... Evet ağzımdan çıkan buydu. Uzun zamandır aklımdan geçen ama bir türlü dillendiremediğim cümle... Ben normal doğum yapamam ; korkuyorum. Daha ilk gittiğimde doktora bunu söylemiştim. Nefes sorunum vardı. Heyecanlanınca nefessiz kalıyordum:( O ısrarla normal istedi ama sonunda sezaryene karar verdik...

Peki ne zaman? Hemen yarın dedi doktor. Yok yarın gelemem işe gideceğim:) O zaman perşembe... Hıım yok cuma olsun. 1 aralık cuma günü gelsin bebeğim... Karar buydu. Ameliyathaneye haber verildi. Cuma sabahı 10.00 da bebeğim gelecekti...

O iki gün hesaplaşmayla geçti. Doğru karar bu muydu? Çarşamba günü işe gittim. Akşam 16.00 da işten çıktım ama eve gelmem 20.00 yi buldu:( Papa İstanbul'a gelmişti ve yollar kapalıydı:( O an doğurabileceğimi sandım:( Eve geldim ve uyudum hemen... Ertesi gün gezip dolaştım. Tabii duyan herkes aradı iyi dileklerini iletmek için... Perşembe akşamı artık koca göbişimle geçireceğim son geceydi:) Gece 12.00 den sonra hiçbirşey yememem gerekiyordu. Son dakikaya kadar yiyip içtim:) Vee uyku vakti. Gelde uyu uyuyabilirsen:P

Sabah erkenden kalktık ve hazırlandık. Zaten uzun zamandır doğum çantamız hazırdı. Son kontroller yapıldı. Aslında sadece Bünyamin'le gidecektik hastaneye ama anneciim de gelmek istedi... Eee ana yüreği işte. Şimdi anlayabiliyorum onu...

Hastaneye gittik ve işlemleri yaptırdık. Sonra odaya aldılar beni. Giydirdiler ve tarttılar. 77 kg. ile doğuma giriyordum. 15 kilo almıştım. Bakalım İbrahim Berk bebek kaç kilo doğacaktı... Heyecan had safhaya ulaştı. O arada ablamlar da geldiler. Zaman yaklaşıyordu. Saat 10.00 olunca ben ağlamaya başladım. Offff ya ölürsem? Ya bebeğimi göremezsem? Ya ona bişey olursa? Bu düşünceler içinde saat 10.30 a kadar bekledik. Araya acil bir sezaryen girmişti...

10.30 da almaya geldiler. Artık vakit gelmişti. Sedyeye alındım ve uzun yolculuk başladı... Gözümden birkaç damla yaş geldi ve helallik istedim... Ameliyathaneye gittiğimde herkes o kadar profesyoneldi ki... Hızlı bir şekilde masaya aldılar beni ve başladılar işlerine. Bu arada beni de konuşturuyorlardı. Bebek kız mı erkek mi? Adı ne olacak? İyi misin? Göbek adı ne olacak? Ben de Yusuf dedim. Göbek adı Yusuf olsun yavrumun... Doktor geldi ve geri sayım başladı...

10 - 9 - 8 -7 ... Ve acıyla uyanma... Allah'ım ne oldu bana? Nerdeyim? Bitti mi herşey? Bebeğim nasıl? Erkek mi? Sağlıklı mı? Yalvarıyordum bu acıyı dindirin diye. Karnımın altı yanıyordu sanki... Herşeyin iyi olduğunu söyledi hemşire. Bebek çok iyi. Tombiş:) Ben de iyimişim. Birazdan acılarım dinecekmiş. Zaten odaya gidiyormuşum ve orada bebeğimi de görecekmişim...

1 Aralık 2006 cuma günü saat 10.40 'da 3,650 gr. ağırlığında 48,7 cm boyunda İbrahim Berk Candan bebek dünyaya geldi:) Hoşgeldi , sefa getirdi...

Odaya gittiğimde herkes oradaydı. Eşim, ablamlar ve annem... Herkes bişiler anlatıyor. Bebeği görmüşler. Turuncuymuş galiba? Erkek mi diye sormuş onlar da. Çünkü bizim yavru göstermiyormuş pipisini:P Sağlıklıymış ama çok ağlıyormuş. Mıyk mıyk diye sesler çıkarıyormuş. Birazdan getireceklermiş. Emmesi lazımmış:)

Veee en güzel an. Minik kuzum içeri girdi ve etraf mis koktu:) Harika bir duyguymuş anne olmak. Yavrunu kucaklamak. Onu emzirmek. Başını okşamak. Uyuduğunu sanarak beşiğe yatırmak ama sonra ağlamasını duymak:( İncecik sesiyle acıktığını söylemeye çalışıyor galiba... Allah'ım bu benim yavrum mu dediğimi hatırlıyorum hep. Bu benim mi? Ne büyük bir sorumluluk bu. Bir bebeğe bakmak. Onu doyurmak. Temizlemek. Ona sevgi vermek...Tabii ki onu büyütmek. Nasıl yapacağım? Yetişebilecek miyim? Onu mutlu edebilecek miyim? Çok sevebilecek miyim?

Ve şükrettim. Bana bu duyguyu yaşattığı için Allah'ıma şükrettim. Ve dua ettim. İsteyen herkese bu duyguyu yaşatması için.

Hamileliğim gibi doğumum da çok rahat olmuştu. İlk gün yattım sadece. İkinci gün ayağa kalktım ve bebeğime kendim bakabildim. Zor günler geçirdim tabii. Psikolojimin bozuk olduğu günler... İşe yaramadığımı düşündüğüm. Oğluma yetemediğime üzüldüğüm... Ailedeki hastalıklar sebebiyle ağladığım. Oğlum hastalandığı için kendime kızdığım... Gece uyumadığı için oğluma sesimi yükselttiğim:( Ama sonra üzüldüğüm günler:(:(

Ama herşey geçti. Yavrum büyüdü. Ve bugün doom günü:) Sevgili oğlum 1 yaşında... Artık bebek değil çocuk benim yavrucum:) İYİ Kİ DOĞDUN İBRAHİM BERK:) İYİ Kİ BİZİMLESİN... SENİ ÇOK SEVİYORUZ...